Göreme Örenyeri olarak da bildiğimiz Göreme Açıkhava Müzesi, 13. Yüzyıla kadar eğitimin merkezi olarak görülmüştür. Bunun nedeni ise Kayseri Psikopozu Aziz Basil’in milattan sonra 4. Yüzyılda bu bölgeye gelerek bildiklerini insanlara yaymaya ve bir süre sonra da kendi öğrencilerini yetiştirmeye başlamasıyla vadide bir manastır hayatını başlatmasından kaynaklanmaktadır. Göreme, bir kaya yerleşim yeridir ve bu yerleşim yerinde de kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma alanları oyularak meydana getirilmiştir. Göreme Açıkhava Müzesi’nde gezilebilen kısımlar Aziz Basil Şapeli, Azize Barbara Şapeli, Rahipler ve Rahibeler Manastırı, Karanlık Kilise, Tokalı Kilise, Çarıklı Kilise, Elmalı Kilise ve Yılanlı Kilise’dir. Söz konusu kiliselerde Hristiyanların ilk yıllarında kullanmış oldukları geometrik süslemeler vardır. Göreme Açıkhava Müzesi mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Bu gezi esnasında konaklama ihtiyacı duyarsanız MDC Hotel‘i tercih edebilirsiniz.
Aziz Basil Şapeli
Müzenin girişinde yer alan 11. yüzyıldan kalma bir şapeldir. Burada Hz. İsa’nın Portresi, hz. Meryem ve Hz. İsa’nın Çocukluğu resmedilmiştir. Aynı zamanda 2 azize, Aziz George, Aziz Demetrius ve Aziz Theodore tasvirlerini de görebiliriz.
Azize Barbara Şapeli
Şapelin yeri, Elmalı Kilise’nin de olduğu kaya bloğu arkasıdır. İçindeki motifler kırmızı boya ile resmedilmiştir. Kubbesi ve duvarları zengin geometrik motiflerle süslüdür. Aynı zamanda da askeri sembolleri ve mitolojik hayvanları da görebiliriz bu çizimlerde. Aynı zamanda at üzerinde ejderle savaşan Aziz George ve Aziz Theodore, Azize Barbara tasvirleri bulunmaktadır.
Rahibeler ve Rahipler Manastırı
Rahibeler Manastırı diye de geçer ve birinci katında mutfak, yemekhane ve odalar vardır. İkinci katta ise bir şapel vardır. Bu şapel yıkık ama gezilir bir durumdadır. Üç kattan oluşan manastırda katlar arasındaki bağlantı tüneller sayesinde sağlanmıştır. Tehlikeli bir anda da bu tünelleri kapatmak için sürgü taşları kullanılıyormuş. Sağ tarafta bulunan Rahipler Manastırı’nda ise erozyon sebebiyle ne yazık ki katlar arasındaki geçişler kapatılmıştır. Bundan dolayı da sadece giriş katındaki birkaç odayı görmek mümkündür.
Karanlık Kilise
Kilisenin Narteks kısmında bulunan çok küçük bir pencereden aynı şekilde çok az ışık alması sebebiyle buraya Karanlık Kilise adı verilmiştir. Kilisenin ışık almaması, içerideki fresklerin solmamasını, hala canlı kalmasını sağlamıştır. 11. yüzyıl sonuyla 12. Yüzyılın başında yapıldığı tahmin edilen kilise, zengin süslemelere sahiptir. Deesis, Müjde, Beytüllahim’e Yolculuk, Doğum, Müneccimin Tapınması, Vaftiz, Lazarus’un Diriltilmesi, Başkalaşım, Kudüs’e Giriş, Son Akşam Yemeği, İhanet, Hz. İsa Çarmıhta, Hz. İsa’nın Cehenneme İnişi, Kadınlar Boş Mezar Başında, Havarilerin Takdisi ve Görevlendirilmesi, Hz. İsa’nın Göğe Çıkışı, İbrahim Peygamberin Misafirperverliği ve Üç Yahudi Gencin Yakılması gibi Tevrat kaynaklı bazı sahneler yer alıyor.
Tokalı Kilise
Yüzyılın sonuyla 11. Yüzyılın başında yapıldığı tahmin edilen Tokalı Kilise, bu bölgenin en eski kaya kilisesidir ve 4 mekandan oluşur. Tek Nefli Eski Kilise, Yeni Kilise, Eski Kilisenin altındaki kilise ve Yeni Kilisenin kuzeyindeki yan şapel söz edilen 4 mekandır. Aziz Basil’in hayatından çizimler, birçok azizin tasviri ve Hz. İsa’nın mucizelerini, hayat döngüsünü duvardaki çizimlerde görmek mümkün.
Çarıklı Kilise
Kilisenin en büyük özelliği Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi ve çarmıhtan alınışı sahnelenmiş olmasıdır. Elmalı Kilise ve Karanlık Kilise’yle de benzerlikleri dikkat çeken bir ayrıntıdır. Buraya Çarıklı Kilise adı verilmesinin sebebi ise –rivayete göre- Hz. İsa’nın göğe yükseliş sahnesinin altındaki ayak izleridir.
Elmalı Kilise
Kiliseye girebilmek için kuzeyden açılan bir tünel var. Tahminlere göre 11. Yüzyılın ortası veya 12. Yüzyıl başında inşa edilmiş. Duvardaki haç ve motiflerin kırmızı boya ile yapılması da dikkat çeken bir ayrıntıdır.
Yılanlı Kilise
Kilisenin adı, duvardaki yılanlar tarafından saldırıya uğramış dört günahkar ve çıplak kadın çizimlerinden gelir. Bu kadınlardan birincisinin kitabesi harap olmuş ve bu yüzden de suçu anlaşılamamıştır. İkinci kadın ise çocuğunu emzirmediği için yılanlar göğsünden ısırır. Üçüncü kadın yalan söylediği için ağzından ve dördüncü kadın da söz dinlemediği ve itaat etmediği için kulaklarından ısırılır. Yılanlı Kilise 9. yüzyıldan yapılmıştır.