Eski kaynaklarda adının Peristremma olduğu görülmüştür. Ihlara Vadisinde gezilecek yerler başlığının geneli kiliselerden oluşuyor. Dünyadaki kanyonlar arasında önemli bir yere sahiptir ve yüzlerce kilise vardır. Bu kiliselerin birkaçı ziyaretçilere de açıktır. Ihlara Vadisini diğer vadilerden ayıran en büyük özellik, eski zamanlarda burada insanların yaşadığı en büyük vadi olmasıdır. Melendiz nehri de buradan geçer aynı zamanda. Vadinin muazzam doğası en dikkat çekici özelliklerinden biridir. Bağ ve bahçelerden oluşan yemyeşil ve muazzam bir alana sahiptir.
Ağaçaltı Kilisesi
Ihlara Vadisinde gezilecek yerler başlığında en çok gezilmesi gereken yer diyebiliriz. Vadinin girişine en yakın kilise görevini görür. Bundan dolayı da bu bölgede/vadide en çok ziyaret edilen kilisedir.
Kiliseye ikinci kattan giriş sağlanmaktadır çünkü ana girişi toprak altında kalmıştır. İsminin Ağaçaltı olmasındaki neden ise bir rivayete göre eski zamanlarda kiliseye ağaç dallarıyla girilirmiş. Farklı bir kaynakta da Danyal Peygamber’in aslanlar arasındaki freskine dayanarak Aziz Daniel denilirmiş. Kilisenin içindeki bir yazıta göre de Pantanassa Kilisesi olarak anıldığı söyleniyor.
Fakat kilisede dikkati çeken en önemli nokta, kilise duvarına resmedilen aslan fresklerinin Hristiyanlara özgü olmaması, aksine İran’a özgü olmasıdır.
Burada bulunan freskler 9.-11. Yüzyıla ait olduğu belirlenmiştir. Kilisede yer alan bir yazıda Hz. Meryem’in ‘’göklerin kraliçesi’’ olduğu vurgulanır.
Sümbüllü Kilise
Bölgede yetişen sümbüllerden adını almıştır. Girişi ise dar bir pencereden yapılıyor. Büyük bir kayaya iki katlı olacak şekilde inşa edilen kilisenin 11.-12. Yüzyıla ait olduğu tahmin ediliyor. Diğer tüm kiliselerde de olduğu gibi Sümbüllü Kilise’de de birçok fresk vardır.
Kokar Kilise
Bilinene göre kilise 9. Yüzyıla aittir ve Ihlara Vadisi’nin en eski kiliselerinden biridir. Burada bulunan freskler ise yapılan araştırmalar sonucunda 11. Yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı öğrenilmiştir.
İçerisinde iki mezar odası bulunuyor ve söz konusu odadaki süslemeler kırmızı boya ile yapılmıştır.
Pürenliseki Kilisesi
Kiliseni adı Ihlara Vadisi’nde yetişen püren adındaki otlardan almaktadır. Karanlık renklerdeki fresklere sahip olması dışında ilkel bir tarzı da bulunmaktadır.
10.-12. Yüzyılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor.
Eğritaş Kilisesi
Ihlara Vadisi’nin en eski kiliselerinden bir diğeridir. 9. Yüzyılın sonlarında, 10. Yüzyılın da başlarında inşa edilmiştir.
Vadideki diğer kiliselere kıyasla bölgenin en büyük tapınak ve mezarlığına sahiptir. İki kattan oluşur, alt katta cenaze cenaze törenlerinin yapıldığı bir alan bulunmaktadır.
Saint Georgeus (Kırkdamaltı) Kilisesi
1283-1295 yılları arasında yapılmıştır. Kilisede İncil’den alınmış birçok hikayenin yanısıra Selçuklu Sultanı 2. Mesut’a da tasvir edilmiştir. Bunun nedeni de Sultan 2. Mesut’un kilise yapımına verdiği desteği gösterir.
Aynı şekilde kilisenin altında altı mezar odası mevcuttur.
Karagedik Kilisesi
Eski Rumlar’ın deyimiyle Saint Ermolaos Kilisesi 11. Yüzyılda yapılmış büyük bir kilisedir. Üstü otlarla kaplı bir tepede bulunuyor. Ne yazık ki kilise çok hırpalanmış, çatı ve kuzey duvarları hariç tüm kilise neredeyse yıkılmıştır.
Ala Kilise
Yapılışı 11. Yüzyıla tekabül eden bu kilise, tek kubbeli olarak inşa edilmiştir. Kilisenin içindeki fresklerin çoğu tahrip olmuştur. Araştırmacıların hikayelerini çözebildiği freskler de bir süre sonra kararmış ve yavaş yavaş yok olmuştur.
Bezirhane Kilisesi
Güzelliğini günümüze kadar tam anlamıyla taşıyamamış olan Bezirhane Kilisesi, Ala Kilise’nin yanında bulunmaktadır. Bezir yağı üretmek için kullanılan kilisede kaynatılan zeyrek ve ızgın otlarının isi yüzünden kilisede yer alan freskler ne yazık ki günümüze kadar gelememiştir.
Bahattin Samanlığı Kilisesi
Kilisede bulunan freskler 10. Yüzyılın sonuyla, 11. Yüzyılın başında yapılmıştır. Ala Kilise ve Bezirhane Kilisesi freskleri gibi yok olmamış, günümüze kadar gelmiştir.
Eski zamanlarda burada yaşayan Bahattin isimli bir köylü, söz konusu kiliseyi samanlık olarak kullanırmış. Kilise de adını buradan almaktadır.
Batkın Kilisesi (Açıkel Ağa Kilisesi)
Kilisenin 8. Yüzyıla ait olduğu bilinmekle beraber, günümüze kiliseye dair sadece bir kalıntı gelebilmiştir.
Ayrıca buraları gezmek isteyip de nerede konaklayacağınızı bilemiyorsanız MDC Hotel‘i öneririz.