Kapadokya’da gezilecek yeraltı şehirleri çoktur. Kapadokya, geçmiş zamanlarda çok sık saldırılara uğrayan bir bölgeydi. Bu bölgede yaşayan halklar da kendilerini korumak için sığınak mahiyetinde yeraltı şehirleri inşa etmişlerdir. Kapadokya’da bulunan yeraltı şehirlerinin aynılarını başka yerlerde görmemiz mümkün değildir çünkü bu şehirler sadece Kapadokya’nın jeolojik yapısına uygundur.
Kapadokya’da 200’ü aşkın yeraltı şehri olduğu biliniyor fakat bu şehirlerin tamamı daha bulunamamıştır. Tahminlere göre yeraltı şehirlerinin tarihi milattan öncesine, 4. yüzyıla kadar gittiği sanılıyor.
Tüm bu Yeraltı Şehirlerini gezmeyi bitirdikten sonra iyice dinlenmeniz gerekecek. Bunun için de MDC Hotel‘i tavsiye ederiz.
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Kapadokya’da bulunan en büyük yeraltı şehridir. İlk Hristiyanlar tarafından yapılan bu yeraltı şehri, 85 metre derinliktedir.
1963 senesinde tesadüf eseri bulunmuştur, 1967 yılında da turizme kazandırılmıştır. Derinkuyu, ismini içme suyu ihtiyaçlarını yaklaşık 60-70 metrelik derinliğe sahip kuyulardan karşılanmasından dolayı almaktadır.
Çeşitli tuzaklarla korunan şehrin girişi farkedilmeyecek şekilde tasarlanmıştır ve insanlar uzun bir süre buradan çıkmadan da yaşayabilecekleri alanlar vardır.
Tahminlere göre Derinkuyu Yeraltı Şehri 12 ya da 13 kattan oluşuyor. Şehrin içerisinde havalandırma bacaları, erzak depoları, manastır ve kiliseler, şarap imalathaneleri, tuvaletler, toplantı odaları ve su kuyuları bulunuyor. Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kapadokya’da gezilecek yeraltı şehirleri arasında en ünlüsüdür.
Kaymaklı Yeraltı Şehri
Hititler döneminde inşa edilen Kaymaklı Yeraltı Şehrinin milattan önce 3000 yılına kadar bir tarihi var. 8 kattan oluşup büyük sürgü taşlarına sahiptir. Aynı zamanda da şırahaneleri bulunuyor.
Şehrin 5000 kişilik bir kapasiteye sahip olduğu biliniyor.
Şehrin birinci katında besin ihtiyaçlarını hayvanlardan karşılayabilmeleri için ahırlar var.
İkinci kata inildiği zaman ise mezarlık, kilise ve vaftiz taşları mevcut.
Üçüncü katta da un ve buğday gibi ürünleri sakladıkları alanlar, şarap mahzenleri, yemek alanı ve şırahaneler vardır.
Gezinin son katında da çok dar bir tünel vardır. Mutfak, tandır ve erzak deposu mevcut. Söz edilen yeraltı şehri, Hititler, Frigler, Asurlar gibi uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır.
Gaziemir Yeraltı Şehri
Diğer yeraltı şehirlerinden daha farklı bir yeraltı şehridir burası. Farklılığıysa diğer yeralı şehirleri gibi korunma amacıyla yapılmamış, aksine konaklama amacıyla yapılmıştır. 2006 senesinde bulunan Gaziemir Yeraltı Şehrinin Hititler dönemine kadar bir tarihi vardır fakat en yoğun bir şekilde Bizans döneminde kullanılmıştır.
Yapı olarak da diğer yeraltı şehirlerinden farklıdır. Diğerlerinde görülen dar ve derin tüneller yoktur. Gözetleme kulesine sahip ve girişi oldukça rahattır. İçerisinde kocaman bir şırahane, aynı zamanda bu şırahanede yapılan şarapları saklamak için kullanılan şarap küpleri vardır.
Ayrıca iki kilise, ocaklar, hamam, tandırlar, mutfak, erzak depoları ve oda şeklinde dinlenme alanları vardır.
Tatlarin Yeraltı Şehri
1975 senesinde bulunan Tatlarin Yeraltı Şehri, 1991 yılında ziyaretçilere kapılarını açmıştır. Bünyesinde bir sürü kiliseyi barındırmaktadır fakat ne yazık ki bu kiliselerin çoğu yıkılmıştır. Aynı şekilde giriş kapısı da yıkılan yeraltı şehrine batı kısmında bulunan iki farklı mekandan giriş yapılıyor.
Oldukça geniş bir alana sahip olmasına rağmen sadece iki katı gezilebilmektedir. Şehrin içine bakıldığı zaman da yeraltı yerleşiminden çok manastır kompleksi veya askeri garnizona benzemektedir.
Zindan olarak adlandırılan kısımda 3 iskelet bulunmuştur. Kiler, mutfak, tuvalet, Roma dönemi mezarlığı bulunmaktadır.
Özkonak Yeraltı Şehri
Net bir tarih olmamakla birlikte buranın milattan önce 400’lü yıllarda inşa edildiği tahmin ediliyor. Özkonak Yeraltı Şehri, yiyeceklerin kolaylıkla muhafaza edilebileceği bir yaşam alanına dönüştürülmüştür. Aynı zamanda da insanların burada barınmasına izin verilmiştir. Arkeologların verdiği bilgiye göre Özkonak Yeraltı Şehri, Hititler döneminin yerel prensliklerinin mekanı olduğu belirtilmiştir. Ondan sonra da Pers ve Helenistik dönem Roma İmparatorluğu’nun toprakları olmuştur. Zeus Mabedi’de buradadır. Roma dönemi sonrası ilk Hristiyanlar, Bizans baskısından ve Arap akınından kaçarak buraya sığınmışlardır. İnsanlar, Aziz Basil’in önderliğinde kayaları oyup kendilerine ait şehir kurmuşlardır.
Mazı Yeraltı Şehri
Helenistik döneme yolculuk yaptığımızda karşımıza Mazı Yeraltı Şehri çıkıyor. Bu mezar ve kiliselerin tarihi 2000 yıl öncesine kadar gidiyor. Frigya, Lidya ve Bizans dönemine kadar bir sürü uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bir rivayete göre yeraltı şehri adı ‘’Mazata’’ kelimesinden türetilmiştir. Anlamı da ‘’Antik Kent’’ demektir.
8 kattan oluşan Mazı Yeraltı Şehrine girmek için 4 farklı giriş kullanılıyor.
Şehrin giriş katında ahırlar vardır. Tahminen 6000 kişinin yaşadığı yerde geçim kaynağı hayvancılıktı.
Depo, mahzen, oturma alanı ve banyo olan yerler de mevcut.